Yalnızlık tohumlarını arıyorum
Yakıp atayım diye
Meyveleri burada kendisi yitik,
Düştüğü yer yeşilken, bittiği yer yıkık,
Uğradığı sıcak bedenleri bile soğuk.
Meçhule doğru akıyor oluk oluk.
Yalnızlık, bir hal değilmiş meğer
Gidenlerin bir daha dönmediği diyar
Nüfuzun, nümayişin, süfli tarzların
Hükmünün yittiği yermiş.
Tamahın doyumsuzluğun umutların
Acı bir şekilde bittiği,
Ağlayarak dünyaya gelenlerin
Gözyaşlarını tüketip gittiği yermiş.
Yalnızlık,
dikili
taşlar arasında
Yanından geçenleri
ürpertir
Kimsenin haber getirmediği
Hiç bilinmeyenlerin diyarı
Düşünenleri bile titretir
Bir ben miyim diyorum
Bu kalabalık suskunlar arasında
Sıra sıra tünemişler yanında
Kendisiyle baş başa
Dışardan kimsenin fark etmediği
Düne kadar herkesle beraberken
Şimdilerde selamın
bile verilmediği
Otlar çöpler topraklar altında
Işığı sönük karanlıklar ortasında
Bakıyorum etrafıma
Benimle aynı durumda
Başkaları da var burada
Meğer bir haber alınıp verilmezmiş
Gidilen bu son yolculukda..
Şubat 2003
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder